KISSADAN HİSSE


 


Kıssadan hisseyle başlayalım, bir gün bir kız ve bir erkek karşılaşırlar, tanışırlar ve aşk yaşarlar. Bir zaman sonra bunlar ayrılırlar. Oğlan askere gider araya uzunca bir ara girer. Sonra oğlanın annesi oğlana eş aramaya başlar. Ne hikmetse kızın ailesiyle tanışırlar. Aileler uygun görür ve bu ikisini bir araya getirmeye karar verirler.  En sonunda bunlar evlenirler.

Yaşanılanlar güzel şeyler ama hayatın ne getireceğini bilemiyor insan. Bir an çok mutluysan bir saniye sonra üzülüyorsun, ağlıyorsun, şaşırıyorsun, belki de yok oluyorsun. Bazı şeylere üzülmek için hayat cidden kısa. Üzülerek yanındakileri de üzüyor onları da karamsarlığa düşürüyorsun.

Bunları farkında olup yine de kendine söz geçirememek, beynine “geçti artık kendine gel” derken bile inat etmek, içinde bir yerlerin acıması ama kabul edememek. Mesela gözleri gelir aklına her baktığında için gider, sesini duymak istersin o sesi deli gibi özlersin ama yoktur. Ne gözleri ne sesi ne varlığı. Sadece boşluktur onun bıraktığı yer ve sen o boşlukta ne yapacağını bilmeden, yardım alacağın kimse yokken kalakalırsın. Anlatacağın acını hafifletecek kimse yoktur etrafında “bunları yaşayarak büyüyeceksin, geçer” derler. Anlatsan bile o acı hafiflemez bazen, acı çektiğin için mutlu olanlar vardır. Aslında hayatına birini alsan geçer ama kimseyi almak istemez herkeste onu ararsın. Onu sana anımsatan her şeyi yok etmek istersin. Kelimeler, mekanlar, kişiler… Sen üzülürken belki de onun aklına bile gelmezsin, o hayatına devam eder sen de devam et, öyle ki eğer kaderinse dünya çok küçük, kaderin değilse çıkmaz sokakta bile karşılaşamazsın. 

Hayat bazen değil her zaman acımasız, kabullenmen zaman alacak ama kabulleneceksin o zaman her şey çok daha kolay olacak. Ondan önce de vardın ondan sonra da devam edeceksin. Kimse senden daha önemli değil..

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

TARİHİN TOZLU RAFLARINDAN BİR BOSNA HİKAYESİ İNCİR KUŞLARI

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE DAĞLIK KARABAĞ VE AZERBAYCAN

PETROL BİR LANET