HEVES






Yürümek basit bir eylemdir, aynı zamanda bir şeyler düşünmek. O gün öyleydim işte. Durağa doğru yürürken otobüsün geliş saatini hesaplıyor aynı zamanda erkek kardeşimin nerede olduğunu düşünüyordum. O an, bir insanın dikkatimi çekmesi çok zor, o kadar  şey düşünürken bakar kör olurum ve nereye baktığımı algılayamam. Üzerindeki kahverengi montu ve açık renk kotu gözlerimin ona yönelmesini sağlıyor. O an her şey gidiyor sadece o kalıyor. Bakıyorum ve gözleri beni bulduğunda gözlerimi kaçırıyorum. Okulda kantinde otururken ki anlar geliyor aklıma ve o çocuğu görüyorum arkadaşlarıyla oturuyor. Bizim fakültede, daha bu sabah gördüğüm ve hatıralarımda gereksizler bölümüne attığım çocuk. O anki bakışlarını unutamıyorum.

Hafta başı okulda yine görüyorum onu, kızlarla kantinde otururken giriyor kapıdan ve yine bütün dikkatimi ona veriyorum. Arkadaşlarım çok belli ettiğimi söylüyor ama umursayamıyorum. Dikkatini çekiyorum ve bence hikaye burada başlıyor
.
Çocuğun bana baktığını sadece ben değil arkadaşlarım da söylüyor. Kız arkadaşımın erkek arkadaşı onunla arkadaş. Kafaya takmışım bir kere bulacağım onu. Takip ettiği insanlar arasından buluyorum ve takip isteği atıyorum. Geri dönmüyor tabii ki, ben buna takılacak bir insan değilim. Bu sırada hala bakışmaya devam ediyoruz. Bir anımızı anlatayım, salı günü gireceğimiz derslerde sınıflarımız yan yana. Tabii çoğu arkadaşım biliyor ve bende bir kız arkadaşımla kaloriferin orada ders saatini bekliyorum.  Yakışıklının yakın bir arkadaşı var. Şayet ikisi birlikte değilse sıkıntı büyük. Neyse bu arkadaşı sınıfın  kapısında dersi bekliyor aynı bizim gibi. Ben çocuğa bakınca içeri girdi ve on saniye geçmedi ki yakışıklıyla birlikte dışarı çıktılar. Hatta bir arkadaşları daha çıktı dışarı. Hepsi ikimize bakıyor. Koridorda bizden başkası yok herkes sınıfında, ben yağız delikanlımla bakışırken hoca geliyor. Gözümü hiç ayırmadan sınıfa doğru yürüyorum ve delikanlı utanarak gülümsüyor..

Ben o zaman aşık oldum ona. Çünkü umudum vardı. Bu çocuk benden hoşlanıyor diyordum. Bu teori sadece birkaç kere göz göze geldik diye ortaya çıkmıştı. Günler geçti tabi ben sürekli çocuğa bakıyorum, çocuk bana bakıyor. Ben belki bana bakmıyordur dediğimde arkadaşlarım beni tersliyordu.

İlk kez bir erkeğe bu kadar derin duygular hissettiğimi düşünüyordum. Bana baktığında ya da ben öyle sandığımda istemsizce gülümsüyordum. İçim kıpır kıpır oluyordu onu görünce. Sırf onu görebilmek için kantinde saatlerce oturuyordum. Okulun başında ilk bir ay dikkatimi çekmeyen çocuk, karşıdan karşıya geçerken öylesine bir günde aşk konusunda hayatımın belki de dönüm noktası oldu diyordum. Ama bu hikayenin sonunda ben aşka olan inancımı kaybediyorum.  



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TARİHİN TOZLU RAFLARINDAN BİR BOSNA HİKAYESİ İNCİR KUŞLARI

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE DAĞLIK KARABAĞ VE AZERBAYCAN

PETROL BİR LANET